Abbas Kulu Bakihanlı Kimdir, Hayatı, Eserleri,
Bâkihanlı, (ö. 1846) Türk asıllı Azerbaycanlı tarihçi, şair ve edip.
4 Zilhicce 1208’de (3 Temmuz 1794) Baku yakınlarında Emîr Hacian köyünde doğdu. Asıl adı Abbas Kulı Ağa olup Baku hanlarından Mirza Mehmed Han’ın oğludur. Ruslar tarafından daha çok Bakihanof lakabı ile anılır. Şiirlerinde Kudsî mahlasını kullanmıştır.
Ülkede süren savaşlar yüzünden on yedi yaşına kadar ancak Farsça’yı öğrenebildi. Daha sonra Küba’ya gitti ve orada on yıl kalarak başta Arapça olmak üzere döneminin geçerli ilimlerini tahsil etti. 1820’de Kafkas Rus orduları kumandanı General Yermolof Bâkîhanlı’yı Tiflis’e getirip Rus hizmetine aldı. Bâkıhanlı burada Rusça öğrendi, Batı edebiyatı ile çeşitli ilimleri tanıma imkânı buldu. Bir süre sonra görevi gereği Şirvan, Ermenistan, Dağıstan, Çerkezistan, Gürcistan, Anadolu ve İran’ı gezme fırsatını elde etti. Buraların halkı ve özellikleri hakkında bilgi edindi.
1813 Rus-İran, 1830 Rus-Türk savaşları ve barış antlaşmaları sırasında Rus generali Paskieviç’in tercümanlığını yaptı. 1833’te çıktığı ikinci seyahati sırasında iki yıla yakın bir süre Don bölgesinden başlayarak Ukrayna, Ffusya, Litvanya, Letonya ve Polonya’yı dolaştı; bu ülkelerin tanınmış fikir adamlarıyla tanıştı. Dönüşte ilim ve faziletten başka dünyada her şeyin boş olduğuna kanaat getirip Küba şehrinde yerleşerek eserlerini yazmaya başladı. Burada F. Bodenstedt ve Berezin gibi Alman ve Rus müsteşrikleri tarafından da ziyaret ve takdir edilen Bâkîhanlı’nın evi bilgin ve şairlerin toplantı yeri oldu. Hayatının sonlarına doğru İstanbul’a gitti (3 Ekim 1846), orada Osmanlı bilgin ve şairleriyle tanıştı. Esrûrul-melekût adlı Farsça eserinin yine kendisi tarafından yapılan Arapça tercümesini Sultan Abdülmecid’e sundu. Aynı yıl hacca gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldı, fakat hastalanarak yolda vefat etti ve Mekke ile Medine arasında Vâdiifâtıma’da defnedildi.
Eserleri
1. Gülistân-ı İrem. Bir önsöz, beş bölüm (tabaka) ve bir hatimeden meydana gelen ve Bâkihanlı’ya büyük şöhret sağlayan bu Farsça eser, Şirvan ve Dağıstan’ın eski çağlardan başlayarak Ruslar’la İranlılar’ın Gülistan Antlaşması’na (1813) kadar gelen tarihini ihtiva eder. Müellif eserinin sonunda Şirvan ve komşu ülkelerin ileri gelen bilgin ve kişilerinin hal tercümeleriyle kendi biyografisini de verir. Bu tarihini yazarken çok sayıda İslâm coğrafya ve tarih eserleriyle Bizans ve Ermeni tarihlerinden de faydalanmıştır. Batı kültürü hakkında bilgi sahibi olması, eserini tam olmasa bile metot ve olayları anlatış tarzı bakımından Doğu’da yazılmış benzerlerinden ayırmaktadır. Bununla beraber eserde diğer İslâm tarihlerinde olduğu gibi, söz konusu edilen dönemlerin sosyal ve iktisadî durumu ile halkın yaşayışı hakkında hiç bilgi verilmemiş, ayrıca faydalanılan kaynaklardan alınan bilgiler de bir incelemeye tâbi tutulmamıştır. Gühstân-ı İrem’in önce müellif tarafından yapılan Rusça tercümesi (Baku 19261, daha sonra Azerî Türkçesi’yle olan çevirisi Azerbaycan Sovyet Sosyalist İlimler Akademisi yayınları arasında basılmıştır (1951). Farsça metni ise Azerice, İngilizce ve Farsça önsözle birlikte Abdülkerim Alizâde, Muhammed Aka Sultanof, Muhammed Azerli, Ejder Ali As-garzâde ve Fâzıl Babayef tarafından neşredilmiştir (Baku 1970).
2. Kânûn-ı Kudsî. Farsça bir dil bilgisi kitabıdır. Çarın emriyle müellifi tarafından Rusça’ya da çevrilmiş ve Farsça metniyle birlikte Tiflis’te (1831) ve Tahran’da (1344 hş.) basılmıştır.
3. Esrârü’l-melekût. Müellif Farsça olarak kaleme aldığı bu eserinde Batlamyus ve Kopernik’in astronomiyle ilgili sisteminden bahsederken bunun daha önce Kur’ân-ı Kerîm’de yer aldığına işaret eder. Eserin kendisi tarafından yapılan Arapça tercümesini Reşid Paşa’nın emriyle Hayâtîzâde Seyyİd Şeref Halil Efendi Eîkârü’l-ceberut adıyla Türkçe’ye çevirmiş ve eser yayımlanmıştır (İstanbul 1265).
4. Kitâb-ı Askeriyye. Türkçe olup Küba halkından Asker adlı bir gencin hayat hikâyesidir. Manzum ve mensur parçalardan oluşur. Eser Mirza Ebü’l-Hasan Vezirof’un Türk dil bilgisi hakkında yazdığı Kavâid-i Züiyye adlı Rusça eserine seçtiği Türkçe metinler arasında yer almıştır (Baku 1902, s. 112-130],
Bâkihanlı’nın henüz yayımlanmamış olan diğer eserleri ise şunlardır:
1. Kitâb-ı Riyâzü’l’kuds. Türkçe olan bu eser, Kerbelâ’da şehid edilen Hz. Hüseyin’den başlayarak Hz. Ali soyundan gelen on dört kişinin hal tercümesini ihtiva etmektedir.
2. Keşfü’l-ğarâ’ib. Farsça olup Amerika kıtası hakkında bazı bilgiler ihtiva eder.
3. Tehzîb-i Ahlâk. Bu eser de Farsça olup Grek, Arap ve Avrupalı yazarlara göre ahlâk ilminden ve ayrıca felsefeden bahseder.
4. “Aynü’l-mî-zân. Arapça olup mantıkla ilgili konulara dairdir.
5. Coğrafya. Farsça bir genel coğrafya kitabıdır.
6. Mişkâtü’î-en-vâr. Ahlâkla ilgili bazı Farsça manzumelerden ibarettir.
7. MecâmiQ-i Eşcâr. Bâkihanlı’nın Arapça, Farsça ve Türkçe şiirlerini içermektedir. Bu şiirlerden Arapça ve Farsça olanlarının birçoğu Bakü’de neşredilen Füyûzdf gazetesinde (1907, nr. 28) çıkmıştır.
8. Nasîhat-nâme. Çocuklar için sade Türkçe ile yazılmış bir öğüt kitabıdır.
9. Mir’âtü’l-cemâl. Farsça şiirlerinin toplandığı bir eserdir.
Bâkıhanlı nın, yazmış olduğu eserlerle Azerî Türkleri’nin medeniyet alanında uyanmaları üzerinde büyük etkisi olmuştur.
Diyanet İslam Ansiklopedisi