Tarih

Abbas bin Abdülmuttalib

Abbas bin Abdülmuttalib. Hz.Muhammed’in yaşça en küçük amcasıdır. Künyesi Ebu’l-Fazl’dır. Peygamberden ancak üç yahut, İbn Hacer’e göre, iki yaş büyüktü. 652’de Medine’de öldü. Tüccardan olup, bu hususta kardeşleri Ebu Tâlib ve Abdullah’ın aksine olarak, büyük bir servet kazanmıştı. Faizle para verirdi; Tâif’te bir bahçesi vardı. İbn Hişâm ve Taberi’ye göre, ticaret seyahatlerine eski hükümdarların neslinden gelmiş bir insan azameti ile çıkardı. Ona şikâyet hakkı (ha­cılara su dağıtmak vazifesi) verildiğinde, rivayete göre, Zemzem suyuna Tâif’teki bahçesinden gelen kuru üzümleri atarmış. Bununla birlikte kendisi hakkında naklolunan rivayet­lere tetkiksiz itimat etmemelidir; zira Abbasî taraftarları, zamanla, onun şan ve şerefine hizmet için, birçok hadisler uydurmuşlardır. Peygamberin Mekke’de bulunduğu sürece, Abbâs’ı dinî harekete muhalif olarak göste­ren rivayetlerde ittifak vardır. Bununla beraber Abbâs, Peygambere şid­detle düşman olanların husumetlerine katılmamıştı. Bundan dolayı Ebu Tâlib ölünce, ye­ğeninin tabiî hâmisi kendisi oldu; mevsuk olma­makla beraber, Abbâs’ın Akabe   Biatı’ında, rivayete göre, Peygamberin davasını savunmuş olması imkansız sayılmaz. Bedr Muharebesinde Abbas’ın Mekke’liler safında harp etmiş ve esir düşmüş olması nahoş bir olaydır. Fakat bu olayın çirkinliğini hafifletmek için, Mekke’lilerin, kendi isteği dışında, sefere sürükledikleri iddia olunmuştur. Bundan başka bu hikâye onun lehinde çeşitli fıkralarla süslenmiştir; meselâ bir meleğin yardımı ile esir edilmiş olduğu, ve, Peygamberin, amcasının zincirde olduğunu düşündükçe, gözüne uyku girmediği rivayet edilmiştir. İbn  Hişâm, Abbâs’ın fidye verilerek esaretten kurtulması hikâyesi hakkında birşey söylemiyor. Bundan başka, fidyesi verilince, Abbâs’ın Mekke’ye döndüğü muhakkaktır. Fakat rivayete göre, Abbâs İslâm’ı kabul etmişti; yalnız İslam’ı kabulünü malî menfaatleri dolayısıyle, bir zaman için gizli tutmuştu; hattâ onun, Medine’ye gidip yerleşmek arzusu bulunduğu halde, Peygam­berin ısrarı üzerine, Mekke’de kaldığını riva­yet ederler. Abbas Mekke’de âtıl oturmamak için, Peygamberin orada bulunan taraftarlarını himaye etmekle kalmamış, Kureyş’lilerin savaş plânlarını da Peygambere gizlice bildirmişti. Bu hâl ona büyük bir meziyet gibi atfolunuyor. Bu keyfiyet yalnız mümkün değil, belki de sıhhate kariptir; gerçekten aklî ve dinî mesele­lere karşı lâkayıt olan bu zat yeğeninin gittikçe artan kudretini memnuniyetle görmüş ve içinden kendisi ile işbirliği yapmak istemiştir. Binaenaleyh Hayber’in Fethi Abbâs’a gizlice haber verildiği vakit, sevinmiş olduğu hakkındaki rivayet tarih bakımından pek mümkündür.

Hicretin 7. (628/629) yılında Peygamber Mekke’yi ziyarete geldiği vakit, Abbâs baldızı Meymune’yi ona vermişti. Ertesi sene Peygam­ber Mekke üzerine yürüdüğü vakit, Abbâs vaziyetini açığa vurarak, şehre gelmesinden önce ona iltihak etmişti. Fakat Abbâs’ın o vakit Ebu Sufyan’ı himayesi altına almış ol­masına dair rivayet uydurmadır. Mekke’de Peygamber onun Sikâye imtiyazını (ha­cılara su dağıtmak vazifesi) uhdesinde bıraktı. Huneyn gazvesinde Abbâs Peygamberin yanındaydı. Bu gazvenin mes’ut neticesini Peygamber amcasının gür sesine borçludur. Vâkidi’nin rivayetine göre, Bizans’a karşı açılan büyük seferin teçhizatına Abbâs kendi kesesinden yardım etmişti. Peygamberin gasil hizmetinde bulunanlar arasında Abbâs’da vardır. Bundan sonra Abbâs’tan az bahsolunur, Fatma, mirasını istemek için, Ebu Bekr’in yanına gittiği vakit, Abbâs Fatma’ya refakat etmişti. Ömer zamanındaki büyük ganimetlerden Abbas’ın da hissesi vardı. Abbâs bu halife zamanında Medine’deki mescidin genişletilmesi için, evini hibe etmişti; fakat şiddetli  bir kuraklık esnasında, duası ile yağmur yağdırmış olması, Abbâs taraftarlarının uydurduğu bîr hikâye olarak telâkki edilebilir. Yaşının bu devirde ne kadar ilerlemiş olduğu düşünülürse, Arap ordu­sunun doğu Ürdün’de bulunduğu zaman, orada olması bile pek şüphelidir. Fakat İran’lılara karşı açılan seferde, rivayete göre, muharebe mevkiine bizzat gitmekten Ömer’i vazgeçirmişti. Ömer’in yerine gelecek halifenin seçimine iştirak etmemesi hakkında, Hz.Ali’ye nasihat ettiği halde sözünü dinletemediğini de rivayet ederler. Abbâs  Medine’de H.32  (M. 652) senesinde vefat etmiştir. Diğer rivayetlere göre, ölümü 34 senesinde ve  88 yaşında olarak geçer. Cenaze namazını Hz.Osman kıldırmış ve Cennet-ül-Baki Kabristanına defnedilmiştir. Kız çocuklarının aynısıra on erkek çocuğu vardı. Bunlardan Abdullah bin Abbas ilimde çok yüksekti. Abbasî halifeleri onun oğlu Abdullâh’tan gelmiştir.

İlgili Makaleler