Din Psikolojisi

48.DİNÎ ŞÜPHE – İnanç Psikolojisi

Şüphe, insanca bir tutumdur. Her insan, çeşitli durum ve zamanlarda belirsizlik ve kararsızlık içinde kalabilir. Pekçok şeyi, şüphe konusu edebilir, seçimlerinde tereddütler yaşayabilir. Buna inanç da dâhildir. İnsanın sahip olduğu bilgilerin bütününün, bir anlamda inanç niteliği taşıdıklarını varsayarsak; bu bilgiler arasındaki fark, bireyin hangi ölçüte dayanarak bunları inanç ya da inançsızlık, iman ya da inkâr haline getirdiği noktasında düğümlenmektedir. İşte şüphe burada devreye girmekte ve bireye karar verme sürecinde başvuracağı ölçütleri, akıl, duygu ve irade süzgecinden geçirme imkânı sağlamaktadır. Ancak şüphe, uzun da sürse, geçici olmalıdır, çünkü sürekli olarak şüphe içerisinde yaşamak, olumsuz psikolojik durumlara yol açabilir. Bu yüzden karar vermek de şüphe duymak kadar insancadır.
Şüphe, günlük dilde, hakkında olumlu veya olumsuz kesin bir hüküm bulunmayan herhangi bir konudaki kararsızlık durumunu anlatmak için kullanılır. Din Psikolojisinde ise, “apaçıklık ve kesinlik arzusunun önceki inançla ya da sebepleri karşılıklı olan iki inancın birbiriyle çatışması sonucunda ortaya çıkan kararsız, sabit olmayan ruh hali olarak” (Hökelekli 1998, s. 195) tanımlanmaktadır.
Kararsızlık durumu, zihinsel gerginlik ve huzursuzluk yaratır. Bu nedenle zihin şüpheden kurtulma eğilimi gösterir. Buna göre, iki muhtemel gelişme çizgisi sözkonusudur: Birey, şartlara ve duruma göre, ya şüpheden şuurlu imana ya da kararlı inançsızlığa geçiş yapacaktır. Din diliyle ifadelendirirsek, ya tasdik edecek ya da inkâr edecektir. Bu iki gelişme çizgisi psikolojik olarak aynı sonucu doğuracaktır. Yani, ne imanı tercih edenin ve ne de kararlı inançsızlığı seçenin zihninde şüpheye yer kalmayacaktır.
İman, durağan değil dinamiktir, yani bir anda şekillenmez ve her zaman aynı yoğunlukta kalmaz. Bilişsel, duygusal ve iradi süreçlerden geçer. Birey bu süreçlerde birtakım şüpheler yaşayabilir. Burada şüphe, olumlu anlamda, bir farkındalık durumunun başlangıcı olarak nitelendirilebilir. Çünkü şüphe duymaya başlayan birey, zihnini, bulunduğu düzeyden daha ileri bir aşamaya taşıma kararlılığındadır. Mesela, kişi bağlı olduğu dinin öğretilerinin veya

Şüphe, zihinsel hayatın temel bir durumu değildir. İnanç ve inançsızlık arasında tereddütlü ve tepkisel bir süreçtir. Bu yönüyle inançtan da inançsızlıktan da farklıdır. Şüphe, bir yönüyle inanç için daha ileri bir aşamaya geçişi başlatabilirken, diğer yönüyle de inançsızlığın ilk aşamasını temsil edebilir.
Dinî hayatın sağlıklı bir şekilde gelişmesi için bireyin, şüphe aşamasını başarılı bir şekilde sonuçlandırması, inançlarını doğru bilgilere ve sağlam temellere dayandırması zorunludur. Çünkü “birey, inancının gerçekliğinden şüphe ettiğinde, inancın psikolojik belirleyicileri değişebilmektedir. Bu sebeple, inancı, akla yatkın bir gerçeklikle tanımlamak gerekmektedir. Temelsiz ve sağlam olmayan inanışlar, yanlışlar üzerine kurulu öğretiler, insanların ruhsal yaşantılarını, düşünce kalıplarını, sorun çözme tarzlarını ve hayata bakışlarını etkileyebilir” (Tarhan, 2010, s. 36).
Şüphenin yol açabileceği olumsuz psikolojik durumlara örnek veriniz.
Din Psikolojisinde, sebepleri ya da kaynakları kadar niyet ve sonuçları yönünden de farklı birçok dinî şüphe çeşidi tanımlanmaktadır. Bunlar anahatlarıyla şöylece sıralanabilir (Hökelekli, 1998, s. 197-204):

Dinî Şüphe Çeşitleri
1. Arayış Şüphesi. Eleştiri ve itiraz niyeti olmaksızın, dinî bilgi ve kavramların gerçekliğini ve sebeplerini araştırma ve tatminkâr cevaplar bulma arzusuyla ortaya çıkan ve daha çok çocukluk döneminde görülen bir şüphedir. Arayış şüphesi çocukluk döneminden sonraki dönemlerde çok fazla görülmemekle birlikte, dinî hayatlarında köklü bir değişimin başlangıcında bulunan yetişkinlerde veya din değiştirme kararlılığındaki kimselerde de güçlü bir şekilde yaşanabilmektedir.
2. Bencillik Şüphesi. Bireyin, inancı, yüce ilgi ve değerlerden çok kendi çıkarına hizmet eden bir araç olarak görmesinden ve bu yüzden kişisel ilgi, arzu ve ihtiyaçlarına beklediği karşılığı bulamamasından kaynaklanan şüphedir. Dua ettiğinde beklentilerine karşılık alamayan bazı kişilerin hayalkırıklığına uğrayıp kuşkuya düşebilmeleri buna bir örnektir.
3. Sadakat Şüphesi: İnancın gereklerinin yerine getirilip getirilmediğiyle ilgili bir şüphedir. Başka bir ifadeyle, insanın, Allah’ın kendisinden istediklerini ne düzeyde yerine getirdiğini sorgulamasıdır. Burada iman edenin, inandığı değerlerden değil, imanındaki samimiyetinden ve imana karşı sadakatinden şüphe etmesi sözkonusudur. Sadakat şüphesi, inanan kişinin imanını derinleştirme ve olgunlaştırma çabasına olumlu katkılarda bulunur. 
4. Bilimsel Şüphe: İnancın ve dinî inanç sisteminin kabul edilip onaylanabilmesi için bilimsel yöntemlerle araştırılması, yani inancın doğruluğunun ispatlanabilirliğinin bilimsel açıdan mümkün olması ve bilimsel verilerle çelişmemesi gerektiği varsayımına dayanan şüphe türüdür.
Şüphe, bilimsel çalışma tarzının önemli araçlarından biridir. Aynı şekilde, dinler de insana bu tarz bir tavsiyede bulunurlar. Mesela, İslam Dini insanlara, körükörüne bağlanmamayı, düşünmeyi, akletmeyi, araştırma ve soruşturmayı, sorgulamayı emreder. Ancak bilim sınırlı alan ve olaylarla çalışırken; din, öncesi, şimdisi ve sonrasıyla bütün hayatı içerisine alan çok daha geniş alanlarla ve çok daha önemli meselelerle ilgilenir. Bilim, sadece bu dünyaya ait soruları cevaplandırabilirken; din, daha yüce bir varlığın mevcudiyeti, olup bitenlerin ve hayatın anlamı, varoluşun amacı, hayatın nasıl yaşanacağı, ölüm sonrası gibi “nihaî kaygı” konularında insanlara bütünlüklü cevaplar sunmaya çalışır.
İnancın akılcı(rasyonel) bir kabullenme olduğunu iddia eden görüşlerin yanısıra, bu iddiaları temelden reddeden görüşler de mevcuttur. İnancın rasyonel bir kabullenme olduğu iddiası, sadece bilimsel yöntemlerle çalışanlar için sözkonusu değildir. Pekçok teolog da bu iddianın savunucuları arasında yer almaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken şey, her iki iddianın da kendi bakış açılarından haklı taraflarının bulunduğudur.
5. Kavramsal Şüphe. Dini öğretilerin içeriklerinde yer alan bazı kavramlara itiraz ve tepki şeklinde ortaya çıkan şüphedir. Bu, bilimsel şüpheye benzemekle birlikte, burada dinî hayat tarzının ve dinî normların reddinden çok, dinî inanç sistemlerinde yer alan bazı müphem, muğlâk, akıl ve idrak sınırlarını zorlayan ifadelerin harfi harfine alınması nedeniyle düşülen kararsızlık sözkonusudur.

Kutsal metinlerdeki bu tür ifadelerden bilim diline dayanarak anlam çıkarmaya çalışmak şüpheye yol açabilir. Çünkü din, bilimden farklı bir dil kullanmaktadır. Dolayısıyla dinî kavramlar ait oldukları bağlamlarda ele alınmadıklarında problem kaynağı olabilmektedirler. Kur’an’daki muhkem (anlamı açık) ayetlerin yanısıra müteşabih (anlamı kapalı) ayetlerin de bulunması ve daha ziyade benzetme ve mecaz ifade eden bu müteşabihlerin bazı kimselerde şüpheye yol açması, kavramsal şüpheye örnek olarak düşünülebilir.
 
6. İnkârcı Şüphe: Herhangi bir dinî niyet ve amaç taşımaksızın sırf dini reddetmek veya kendi inançsızlıklarının haklılığını ispat etmek için dinî konularda olumsuz görüş bildiren veya dinî gerçeklikleri değil de sadece kendi kuruntularını sistemleştirmeye yönelik araştırma yapan bazı kötü niyetli veya inançsız (ateist) kişilerde rastlanan şüphe çeşididir.

Dinî şüphe çeşitleri içerisinde yer almamakla beraber, dini konularda kesin kanıt olmadığı için hiçbir şey söylenemeyeceğini iddia eden “bilinemezci” (agnostik) tutum da, şüphenin tabiatına benzer bir kararsızlık ve tereddüt hali içerdiği için zaman zaman dinî şüphenin bir çeşidi olarak görülmektedir.

İlgili Makaleler