Din Psikolojisi

41.ÇOCUKLUK DÖNEMİ DİNDARLIĞI Dindarlığın Gelişimi

Goldman ve Dinî Düşünce Gelişimi Teorisi
Harms’ın ileri sürdüğü evrelere son derece yakın, ancak ondan farklı bir şekilde Piaget’nin terminolojisiyle ifade edilen Goldman teorisi, Piaget’nin bilişsel gelişim teorisini dinî düşünceye uyarlayarak, dinî düşüncenin biçim ve gelişim sırası itibariyle dinî olmayan düşünceden farklı olmadığını ileri sürmüştür.
Dinî düşünce gelişimi, ikisi geçiş evresi olmak üzere toplam beş aşamada gerçekleşmektedir.
1.    Evre: Sezgisel Dinî Düşünce (0-7 yaş): İşlem öncesi veya dinsel düşünce öncesi aşama olarak da isimlendirilen bu evre, 7-8 yaşlarına kadar devam edebilmektedir. Bu evrede dinî hikâyelerde geçen delillerin tümü üzerinde düşünebilmek için gerekli olan dinî materyal yeteri derecede anlaşılamamaktadır. Zira bu evrede dinî düşünce sistematik değil, parça parça bir özelliğe sahiptir. Çoğunlukla mantıksız düşünen ve tutarsız sonuçlara ulaşan bu evre çocuklarının dinî hayata dair gerçek bir fikirleri yoktur.
2.    Evre: Birinci Geçiş Aşaması: Bu evre, sezgisel dinî düşünce ile somut dinî düşünce arasında bir evreye tekabül etmektedir. Sezgisel düşünme sınırlarını kırmaya çalışan çocuklar, bu evrede mantıksal açıklamalar yapmaya çalışmalarına rağmen, tecrübesizlikten dolayı başarılı olamamaktadırlar. Zira bu evrede tümevarımsal ve tümdengelimsel mantık girişimleri başlasa da, geçişsel düşünce birtakım açık hatalara neden olmaktadır.

3.    Evre: Somut Dinî Düşünce Aşaması (7/8-13/14 yaş): İkinci temel evreyi oluşturan bu aşama, Piaget’nin “somut işlem aşama”sına tekabül etmekte ve yaş aralığı Piaget’ninkinden biraz daha ileri taşmaktadır. Düşüncenin somut objeler ve çocuğun kendi tecrübeleri ile sınırlı olduğu bu aşamada dinî ifade ve semboller, lâfzî olarak anlaşılmaktadır. Tanrı tasavvurlarının büyük oranda insanbiçimci özellikler taşıdığı bu evrede çocuklar, Tanrı’yı
bir insan veya işlemiş oldukları belli günahlardan dolayı insanları cezalandıracak bir tür güç kaynağı olarak algılamaktadır.
4.    Evre: İkinci Geçiş Aşaması: Bu evre, somut ve soyut dinî düşünce arasındaki orta aşamaya tekabül etmektedir. Bu safhada çocuklar, dinî kavramlarla ilgili soyut düşünmenin bazı biçimlerini gerçekleştirmeyi denemekte, ancak daha önce kazandıkları somut düşünme alışkanlıkları, çoğu durumda onları böyle davranmaktan alıkoymaktadır.
5.    Evre: Soyut Dinî Düşünce aşaması 13/14 + yaş: Burada kullanılan “soyut” kavramı, Piaget’nin kullandığı “formel işlem” kavramına tekabül etmekte ve somut nesnelere bağlı olma sınırlarını aşarak varsayımsal ve tümdengelimli düşünme kapasitesinin son evresini ifade etmektedir. Bu evrede çocuklar düşüncelerini tersine çevirebilmekte, geriye doğru iz sürerek başlangıç noktasından başka ne tür ihtimaller ortaya çıkabileceğini kestirebilmektedir.

Dinî düşünce gelişimi konusunda önemli ölçüde bireysel farklılıkların olduğuna dikkat çeken Goldman, bu konuda iki faktöre işaret etmiştir. Bunlardan birincisi hızdır. Bazı çocuklar yavaş bir gelişim seyri gösterirken bazıları da yaşıtlarına oranla çok hızlı bir gelişim gösterebilmektedir. Bu durum dinî düşünce gelişimine uyarlandığında, daha zeki çocukların diğer birçok alanda olduğu gibi daha hızlı bir dinî düşünce gelişimi göstereceği beklenebilir. Ancak dinî gelişimin bilişsel güç de dâhil olmak üzere birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluşan bir örüntüden beslendiği düşünülürse, zekâ itibariyle daha düşük düzeyde olan çocukların kendilerinden çok daha zeki olan çocukları geçebilecekleri düşünülebilir.

Çocukluk ve ergenlik dönemi dinî gelişimi ile ilgili çalışmalarıyla geleneksel bilişsel evre yaklaşımlarının bir adım ötesine geçen Tamminen, araştırmalarının genel sonuçlarının yukarıda tanıtılan evre modelleriyle uyumlu olduğunu ifade ederek, erinlik ve ergenlik dönemindeki gençlerin dinî deneyimlerinin çoğunlukla cemaatsel(kurumsal) ilişkilerle, çocukluk dönemi dinî deneyimlerinin ise günlük dualar gibi günlük etkinliklerle ilişkili olduğunu belirtmiştir. Tamminen’e göre, dinî inanç somut ve yüzeyselden, daha soyut, daha kapsamlı ve içselleşmeye doğru giden gelişimsel bir çizgi takip etmektedir.
Dini inanç gelişimiyle ilgili yukarıda tanıtılan teoriler, birer kanun olmayıp olguyu açıklamaya çalışan farklı yaklaşımlar olarak algılanmalıdır. Zira her alanda olduğu gibi din psikolojisi alanında da üretilen teoriler, birtakım eleştirilerle karşı karşıya olup her birinin kuvvetli ve zayıf yanları bulunmaktadır. Gelecekte bu alanda yapılacak çalışmalar, mevcutların bir kısmını destekleyebileceği gibi bazılarının geçerliğini ortadan kaldırabilecek, üretilecek yeni teoriler ise problemi daha iyi aydınlatma gücüne sahip olabilecektir.

Çocukların ilgi duyduğu objeyi sadece onu görülebilirken kovalaması, görüş >,lil’,,i    alanı dışına çıktığı zaman ise artık takip etmemesi hangi durumun habercisi
olduğunu düşününüz.

 

Önceki sayfa 1 2 3 4 5

İlgili Makaleler